EPİKTETOS'U ANLAMAK


 

Sevgili okurlarım hepinize yürekten merhabalar diyorum. Bugün yine sizler ile birlikte olmanın harika bir coşkusu var üzerimde. Bugün sizlere bilişsel terapi tarihinde çok ama çok önemli olan bir kişiden bahsedeceğim. Bu kişi zamanında tarlalarda çalışan bir köle iken sonralarda bir filozof olan Epiktetos'un ta kendisidir. Kölelikten Filozofluğa Epiktetos diye bir belgeseli vardır. Mutlaka izleyin derim, şiddetle tavsiye ederim. Yakın bir zamanda sizlerden iyi olmasın iyi bir danışanımla yaptığım terapi seansı esnasında kendisine Epiktetos'un sakatlanma hikayesini anlatmıştım. O danışanım bu hikayeden çok etkilenmişti ve bana bu hikayeyi kaleme almamı istemişti. Ben de kendisine bir gün bu hikayeyi yazıp yayınlayacağımı ve paylaşacağımı söylemiştim. Şu an Epiktetos'un hikayesini anlatmış olmanın ayrı bir mutluğu ve danışanıma verdiğim sözü tutmuş olmanın mutluğunu yaşıyor ve bu duygu durumu siz değerli okurlarımla paylaşırken de ayrıca mutlu oluyorum. Bu duygu ve düşüncelerimi sizle paylaştıktan sonra Epiktetos'un hikayesine zaman kaybetmeden başlayalım derim.


 

Epiktetos'un bilişsel terapiye inanılmaz katkısı mevcuttur hatta Epiktetos bilişsel terapinin atası olarak kabul edilir. Epiktetos’a göre mutluluk ve özgürlük kontrol edebileceğimiz ya da edemeyeceğimiz şeylerin ayrımında saklıdır. Birey bu hakikati; yani hayatın-yaşamın bireyin kendisinin kontrolünde olan veyahut olmayan unsurlardan meydana geldiğini kabul edip ve bu kabul ile hayatına devam ederse şayet, bireyde huzur ve mutluluk gerçekleşecektir. Epiktetos'a göre dış nesnelerin bize zarar verme olasılığı esasen yoktur. Kendi davranış veya inançlarımız veya tutumlarımız bize zarar verir. İnsanları etkileyen, durumlara, kişilere ya da olaylara verdikleri anlamlardan geçer. İnsanların bu anlamlandırmaları aslında olaylara yönelik bir çeşit yorumdur. Epiktetos'a göre işte tam da bu yorumlar kişinin ruh sağlığını ciddi manada etkilemektedir. Gerek olumlu gerekse de olumsuz bir ruh hali insanların "şeylere" verdiği-yüklediği manalar ile oluşur, "şeylerin" bizzatihi kendisi ile değil.
 


 

Tarlalarda çalışan kölelerden biri olan Epiktetos Anadolu'nun Frigya bölgesinde doÄŸmuÅŸtur. Sizler de gayet iyi bilirsiniz ki; kölelerin bir de sahipleri, efendileri olurdu. Bu efendiler de köleler kaçmasın diye ayaklarına pranga(zincir) baÄŸlarlardı. Günlerden bir gün Epiktetos yine tarlada çalışırken efendisi Epaphroditus kontrol etmeye gelir. Bir bakar ki Epiktetos'un prangası gevÅŸemiÅŸ. Bunun üzerine Epiktetos'un prandasını sıklaÅŸtırmaya karar verdi. Epiktetos ise; efendisine buna gerek olmadığını, zaten kaçmayacağını ve ÅŸayet pranga sıklaşırsa ayağının zarar görebileceÄŸini söyledi. Lakin efendi Epaphroditus kölesi Epiktetos'u dinlemedi. Çok geçmeden efendi Epaphroditus'a  kölelerden birinin ayağının kırıldığı haberi gider. Kalkar gider tarlaya. Bir bakar ki herkes toplanmış. Kalabalığı yararak dairenin içindeki Epiktetos ile göz göze gelir, ayağına bakar ayağı kırılmıştır. Ama çok ilginçtir ki Epiktetos'tan aÄŸlamak, bağırmak ve buna benzer herhangi bir tepki yok. Bu durum efendi Epaphroditus'un da garibine gitmiÅŸtir. Bunun üzerine Epiktetos'a sorar "Ayağın kırılmasına raÄŸmen nasıl oluyor da herhangi bir tepki vermiyorsun" diye. Epiktetos da o meÅŸhur cevabını verir. Der ki "Zaten ayağım kırılmış, ben ne kadar aÄŸlasam da bağırsam da kırılmış olan ayağım kırılmamış olur mu?" Bu cevaptan etkilenen efendi Epaphroditus, kölesi Epiktetos'u azat etti. Böylece bir filozofun önü açılmış oldu. Epiktetos da inanılmaz bir öğrenme isteÄŸi ile geliÅŸtikçe geliÅŸti. Ve nihayet ÅŸimdiki biliÅŸsel terapinin temellerini atmayı baÅŸarmıştır.


 

Epiktetos şöyle der; dünya bir aynadır ve ne düşünüyorsak dışarıda yani dünyada onu görür ve onu yaÅŸarız. Belinizi büken taşıdığınız yükün bizzatihi kendisi deÄŸildir, onu nasıl taşıdığınızdır. Epiktetos'un bir baÅŸka cümlesinde ise bakış açımızın ne kadar önemli olduÄŸunu tekrar görmekteyiz. Der ki; insanlara rahatsızlık veren, olayların bizzatihi kendisi deÄŸildir, bu olaylara kiÅŸinin bakış açısıdır. Salt doÄŸru ve yanlış yoktur. Hayata salt doÄŸru ve yanlış açısından bakmak bireyde utanç, suçluluk, kaygı ve çökkünlüğe ve de düşmanca duygulara yol açar. Epiktetos'un bu cümleleri sanırım bizlere ÅŸunu aktarıyor: Hayatta siyah ve beyaz renk diye iki renk vardır. Ancak yaÅŸam sadece bu iki renkten mi ibarettir sizce? YaÅŸamın diÄŸer renklerinden neden kendimizi mahrum ediyoruz. Hayat ya hep ya hiç midir? Hem ÅŸu hem ÅŸu olamaz mı? Üçüncü bir seçeneÄŸi neden kendimize sunmuyoruz? Neden kendimize hep acımasızca davranıyoruz. 


 

Epiktetos'a göre bireyin yegane hedefinin, gayesinin, amacının hayatının-yaÅŸamının efendisi olmak olduÄŸunu savunur. Bu düşünce gerçekten de hepimizin üzerinde haylice düşünmemiz gerektiÄŸi kanaatindeyim. Zira maalesef çoÄŸumuz hayatlarımızın efendisi deÄŸiliz. Ve yine maalesef ki hayatlarımızın efendisi baÅŸkaları ve üstelik bu baÅŸkalarına biz müsaade ettik. Bana göre bu onların baÅŸarısı deÄŸil bizim baÅŸarısızlığımız. Çünkü ÅŸayet bizler onlara bunun müsaadesini vermez isek onlar asla hayatlarımızın efendisi olamaz. Onlar asla yaÅŸamlarımız üzerinde karar sahibi olamazlar. Onlar asla hayatlarımızı yargılayacak cesareti bulamazlar. Onları cesaretlendirmeyi ne zaman bırakacağız. Peki kendimizi ne zaman cesaretlendireceÄŸiz acaba? Kendimize dönüp bu yaÅŸam senin ve bu yaÅŸamın bir efendisi olacaksa o da sensin ve de sen olmalısın. Bir baÅŸkasına söz hakkı asla ama asla vermeyin. Çünkü bu söz hakkı onlarda bir alışkanlık oluÅŸturur. Dikkatli olmak gerekir. 


 

Epiktetos der ki kendine ne olacağını ne olabileceÄŸini bir sor ve sonra ne yapman gerekiyorsa onu yap. Burada Epiktetos kiÅŸinin iç sesi ile muhasebe yapmasını öneriyor. Tabi bu iç ses dingin ve makul bir ses olmalıdır. Zira kaygılı bir iç ses kiÅŸiyi farklı yerlere götürebilir. Yine kendisi şöyle der "Yarın bambaÅŸka bir insan olacağım diyorsun, peki neden bugünden baÅŸlamıyorsun?" İnsanoÄŸlu ertelemeyi ve tembelliÄŸi genel anlamda seven bir varlık. Halbuki kaybedecek vakit yoktur. KiÅŸi bir an önce deÄŸiÅŸimine baÅŸlamalıdır. En azından deÄŸiÅŸim için adım atmalıdır. Yapmayı düşündüğü deÄŸiÅŸimi bir psikolog ile yaparsa daha iyi olur. Zira bu deÄŸiÅŸim düşüncesi meÅŸaketlidir, zordur. KiÅŸi her an bu yoldan cayabilir. Bu fikir belli bir süreden sonra eziyetmiÅŸ gibi gelebilir. Onun için asla pes etmeyin. Yanınızdakiler sizi motive edecek kiÅŸiler olsun. Size negatif enerji verecek insanlar ile mutlaka aranızı açın. Açın ki bu deÄŸiÅŸim süreci saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yürüyebilsin. Epiktetos'u tanıdıkça, sözlerini bakış açısını öğrendikçe seveceÄŸinizi düşünüyorum sevgili okurlarım. 


 

Değerli okurlarım yine bir yazının sonuna maalesef gelmiş bulunmaktayım. İçimde bir hüzün lakin bu kalıcı değil. Zira yakın bir zamanda tekrar buluşacağımızın hevesi ve umudu beni bu hüzünden kurtarıyor. Yazmamı istediğiniz bir konu varsa lütfen bana mesaj atın elimden geldiğince, dilim döndüğünce yazmaya, bilgilerimi aktarmaya çalışırım. Kendinize iyi ve güzel davranın. Kendinizi ihmal etmeyin. Kendinizi kendinizden koruyun.